Zamanı Anladığımda…
Aslında yaşam dediğin koca bir telaş, ömür bir şarkıdan daha hızlı bitiyor. Şu zaman denilen şeyi bir anlasam, herkesi ve her şeyi anlayabilirim belki!
Ben gündüzleri sevmem ki, neden uyandım sabahın köründe? İçimde yanlış düşler, gözüm hala ayılmamış, perdeli; uyanmış olur muyum o zaman gerçekten?
Bir yürekten öteye hiç gitmemiş olanlar, bizim neden bu kadar telaşlı olduğumuzu anlayamıyorlar. Haklılar! Annem mesela; bizim o bitmek tükenmek bilmeyen, sürekli bir yerden başka bir yere koşturmamızı anlayamıyor.
“Bizim zamanımızda…” diyor, başına şu iki kelimeyi koyarak yola çıkan hiçbir cümle, bizim bulunduğumuz yıla ulaşamıyor çünkü gerçek değil! Gerçeklikten kastım, yalan anlamına gelmesin. Aslında tam karşılığı: geçerli değil!
Zaten olamaz ki, aradan sanki asırlar geçmiş gibiyiz. Dedemin emekli ikramiyesinin ev almaya yettiği dönemlerle, şimdiki zaman bir mi? Şimdi emekli olanlar, o ikramiyeyi kim bilir nasıl yiyorlardır? Zaten ye ye, bitiremezsin!
Bütün düğüm zamanda saklı, ben şu zaman işini bir çözsem.. Biz hani yatay yaşıyoruz ya; M.Ö. ve M.S. örneğini hatırlarsanız, bize öğretilen düz bir çizgi üzerinde yaşadığımızdır. Ben, kafayı dikey zamana takalım derim. Fizik ve türevleri konusunda hiç başarılı değilim ama uzay ve zaman kavramlarını çözdüğümde, bütün hayat meselelerini de çözebilecekmişim gibi geliyor.
Daha garip olan, zaman bir trene benziyor; yol aldıkça daha hızlı ilerliyor. Öyle ya! Annemlerin dönemindeki sakinlik ve huzuru bulmak mümkün mü? Daha biz bu telaşa yetişemiyorken, bizim çocuklarımız hangi yaşam çarkının ortasında ayakta durmaya çalışacaklar?
Günlere, gecelere bir haller olmuş. Vakit yok! Annelerimizin hayatı kadar rahat değiliz. Artık para kazanmanın da bedeli ağır! Ömrü törpüleyen bir koltuk kavgası değil sadece, yaşam savaşı bu, yaşam! Aç kalma korkusu, açık kalma korkusu çünkü artık ekmeğin yoksa, kapısını çalabileceğin bir komşun da yok!
Aşkın da bu kadar hızlı tükenmesinin sebebi bu olmalı; zaman! Aslında biraz düşününce, insan çıldırabilir. Anlamaya çalışırsan, aklını yitirebilirsin. Belki de delilik dediğimiz budur; gerçeği aramaya başlamak!
Bütün sır zamanda saklı; ben şu zaman işini bir çözsem...
Candan Ünal